TOROSLARDAKİ ALAMUT: MENNAN KALESİ
15.08.2021 - 22:16

Mükremin Kızılca

Mükremin Kızılca

Burası dedemin uçtuğu yerdir

Türkün Türk’ten zorla kaçtığı yerdir

Güllerin kırmızı açtığı yerdir

Kılıcın adalet saçtığı yerdir.

Karamanoğullarının Son Düşen Burcu

Uzun yıllardır merak ettiğim bir mekândı Mennan kalesi.

Mennan Kalesine ancak bir defa gidilebileceğinin bilinciyle ve herkesin de buraya ulaşamayacağının farkında olarak öğlen saat on ikide Ermenek’ten yola çıktık.

Ermenek’ten yola çıkan üç kişi Mükremin ve Hilmi Kızılca ve küçük yol arkadaşımız yeğenimiz Hüseyin Özcan’dı.

Yanımızda 330 gram Ermenek helvası, iki ekmek ve sekiz litre de sudan başka bir yükümüz yoktu.

Ermenek baraj tünelini geçtikten sonra sola dönen Mut servis yoluna girip beş km kadar devam ettik. Orada soracak adam ararken bir keçi sürüsü gördük, bir kıl çadırın önünde yatıyorlardı. Yoldan defalarca bağırdık “Kimse yok mu?” diye ama bir ses veren olmayınca yola devam ettik.

Sağımızda devasa yarlar batıdan doğuya paralel uzanıyordu, burası Ermenek’le Gülnar arasında Ermenek tarafında kalan Karşıyaka’da bir yerdi.

Otuz yıllık çok taze ve gür bir ormanın içindeki motor yolunu sonuna yakın sonlandırdık ve yol iyice bozulmaya başlayınca arabamızı gelene geçene mani olmayacak şekilde park ettikten sonra verilen bilgi ve tarife göre dik yokuşa kayalara doğru tırmanışa geçtik.

Artık ayaklarımız bizi, Mennan’a götürüyordu, esas tırmanış için kayalara sardığımızda orada bir çamda monte edilen kameraya selam verdik ve zararsız olduğumuzu ilettikten sonra suyumuzun bir kısmını oraya emanet edip kayanın yüzeyinde tırmanışa geçtik.

Bu sırada kayaların yüzeyinde bir yaban keçisi gözümüze ilişti, kaçıyordu, siniyordu ve ürküyordu. Halen dedelerinden dinlediği ve burada son bulan Osmanlı-Karamanoğlu final savaşının kılıç şakırtılarını ve at homurtularını duyar gibiydi.

Bu tırmanışa geçmeden önce dev kaya zincirlerinin üzerinde Mennan kalesini görmüştük. Kayaların üzerine çıktığımızda Mennan kalesi hemen elimizi uzatınca değecek kadar yakın görünüyordu.

Nasıl olsa geldik diye azıklarımızı koca sayın üzerine açtık ve Çamlıca köyünü ve Mut Ermenek yolunu seyrederek helva ekmeklerimizi bitirdik.

Kalan suyumuzun birini dönüşte içmek üzere buraya bıraktık diğerini elimize alıp hemen dibimizdeki Mennan’a doğru ayaklandık tam vardık derken aramızda insanlar tarafından yirmi metre derinliğine yirmi-otuz metre enine kesilen ve Mennan’a erişimi engelleyen bir uçurumla karşılaştık.

Daha sonra Mennan’a tek geçiş yeri olan bu iki yar arasındaki elle yontularak kesilen kayaların yüzeyinde resimlerde de göreceğiniz gibi büyük direklerin uzatıldığı delikleri izledik. Buradan anlaşıldığına göre düşmanların erişiminin bu şekilde engellendiğini kendi geçişleri içinse ağaç köprülerin kurulduğunu öğreniyoruz.

Kısa bir araştırma ve gözetlemeden sonra aşağılardan, kıble taraftan insan yapısı taş merdivenleri gördük ve inişe geçtik.

Önce kayaların ve çalıların arasından indik sonra da hemen üstümüzde bizi kulelerinden gözetleyen Mennan’a doğru tekrar tırmanışa geçtik.

Artık Mennan ayağımızın dibindeydi.

Burada hayat sadece sanki hala Karamanoğlu beyinin yasını tutan ve hışırdayan ardıç, çam, pelit ve makilerden ibaretti.

Canlı olarak bizi bir gök güdük, bir kartal ve bir de baltalı kuşu karşıladı. Bunlar da bizi görünce adeta “gelin gelin burası Karamanoğlu’nun bittiği ve ailecek intihar ettikleri yerdir” diye ağlamaya devam edercesine çığlıklarla karşıladılar.

Mennan kalesinin asıl yapısı dikine çekiçlerle kesilen kocaman bir kayanın üzerine bina edilmişti.

Kendisine ulaştığımız bu kesme kayanın dik yokuşundan başka bir erişim kanalı yoktu, diğer bütün tarafların da dikine yirmi-otuz hatta elli metre kesilmiş kayalarla kaleye geçişin engellenmiş olduğu görülüyordu.

Arabamızı koyduğumuz yerden bir odacık gibi görülen kale burada bir külliyeye dönüşmüştü.

Binlerce metrelik zirvede her şey vardı.

Ekteki resimlerde de göreceğiniz gibi sarnıçlar, hazine odaları, lahitler, şapeller, define çıkarılan yerler, düzlükteki yapı kalıntıları, tüm zirveyi çevreleyen hisarlar, hala dimdik ayakta duran ve taşlarla yapılan uzun kubbeli kale merkezi ve hayvanların, kuşların su içmesi için taşlarda oyularak imal edilen kaklıklar…

Kalenin bulunduğu düzlük zirvede en dikkat çeken şeylerden biri de şıra hane ve şarap imalathanesi konumunda görülen birinden diğerine akıntıların verildiği dört köşe veya dikdörtgen şekillerde elle yontularak oyulan havuzlardır. Bu havuzlardan birisi su duluydu.

Kalenin uzun kubbeli esas büyük merkez binasının damındaki koca koca ardıçlar ve kurumuş kütükler de son derece dikkate değerdir.

Her şeye rağmen Mennan kalesinin ana binasının kubbesinde ve duvarlarında hiçbir yıkıntıya meyil görünmemektedir.

Ancak zirvedeki düzlükte kazı yapıldıkça yapılara ulaşılacağı kesindir. Zira toprak altında kalan yapıların kimisinin ağız kısımlarındaki mükemmel taş örmeleri kimisininse köşe taşları yeryüzüne başını uzatmış haldedir.

Mennan kalesine herkesin çıkmasına ne zaman vardır ne de imkân.

Buraya çıkanların bir hatıra defterine bir şeyler yazmaları ne iyi olurdu diye düşündük.

Bunu bazı geziciler kalenin kapı ve pencerelerindeki köşe taşlarına kömür ve taşla adlarını kazıyarak yaptıklarını gördük.

Bunlar bizim 2021 ramazan bayramında gezdiğimiz ve yaptığımız tespitlerdir.

  • Beğen
YORUM YAZIN