TESADÜF
29.08.2021 - 22:53

Murat Kılıç

Murat Kılıç

Küçük yaştan itibaren “r” harfi en büyük sorunum olmuştu. Tüm öğretmenlerim “r” harfini söyleyebileceğimi söylüyorlardı. Bunun için yapacağım çalışmaları anlatıp, günlük bunları tekrar etmemi istiyorlardı. Kısaca günde en az bir saat çalışmam gerekiyordu.  Ben bunu yapabildim mi?  Hayır tabi ki. “r” harfine “y” demek bana belki de daha güzel gelmişti. R’leri hala söyleyemesem de bu süreç bana ulaşmak istediğim bir hedef için günlük olarak yeteri kadar çalışmam gerektiğini öğretmişti.

Malcolm Gladwell’in ilk olarak 2008 yılında basılan “Outliers” adlı kitabında başarıyı getirdiğini öne sürdüğü iki etkenden bahsetmektedir.  Bunlardan birincisi eğer bir alanda başarıyı yakalamak istiyorsan çalışmalısın, ikincisi ise bu çalışmanın toplamda 10 bin saat olmasıdır. Bu saat abartılmış bile olsa uzmanlaşmak için çalışmanın şart olduğunu bilmekteyiz. 

Halk arasında güzel bir hikâye vardır: Genç bir adam, mücevher ustası olmaya karar vermiş. “Bu mesleği yapacaksam, iyi bir mücevher ustası olmalıyım.” diye düşünmüş ve ülkedeki en iyi mücevher ustasını aramaya başlamış. Zamanın en iyi ustası tarafından kabul edilmiş. Genç adam taşlara ilgi duyduğunu ve iyi bir mücevher ustası olmaya karar verdiğini heyecanla anlatmış. Yaşlı usta sesini çıkarmadan genç adamı dinlemiş, sözleri bitince ona bir taş uzatmış, “Bu bir yeşim taşıdır.” dedikten sonra taşı genç adamın avucuna bırakmış ve avucunu kapatmış. “Avucunu aynen böyle kapalı tut ve bir yıl boyunca hiç açma. Bir yıl sonra tekrar gel. Haydi, şimdi güle güle.” demiş. Genç adam ustanın yaptığına anlam vermese de avucunda taşı tutmaya devam ediyormuş. Sonunda bu bir yılı şikâyet etse de tamamlamış.  Ustanın yanına tekrar kabul edilmiş. Bu sınavı başarıyla tamamlamış olmanın verdiği gururla elini uzatmış, avucunu açmış. “İşte taşın.” demiş,      “Bir yıl boyunca avucumda taşıdım, şimdi ne yapacağım?” Yaşlı usta sakin bir sesle cevap vermiş: “Şimdi sana başka bir taş vereceğim, onu da aynı şekilde bir yıl boyunca avucunda taşıyacaksın.” Bu söz üzerine genç adam ustaya, mücevher ustalığını öğrenmeye gelen genç bir insana böyle eziyet ettiği için, hasta olduğunu bağıra çağıra söylemiş. Genç adam bağırıp çağırırken, yaşlı usta ona hissettirmeden bir taşı avucuna sıkıştırıvermiş. Avucundaki taşı hisseden genç adam durmuş, taşı biraz daha sıkmış ve heyecanla konuşmuş: Usta bu taş yeşim taşı değil usta..

Genç adam 8764 saat sonunda yeşim taşı ile uzmanlaşmıştır. Olimpiyatlarda bayrağımızı onurla dalgalandıran sporcularımız Naim Süleymanoğlu, Halil Mutlu, Hamza Yerlikaya, Nur Tatar,  Mete Gazoz, Busenaz Sürmeli’nin hayatını incelediğimizde küçük yaşlarda spora başladıklarını ve alanlarında uzmanlaşmak için küçük yaştan itibaren çalıştıklarını görmekteyiz.

İnsan hayatındaki hiç bir başarı tesadüf değildir. Önemli olan yetenekli çocukları erken yaşta keşfedip onlara çalışma imkânı sunmaktır. Belediyelerimiz tarafından açılan spor kulüpleri çocuklarımız için bir avantaj oluşturmaktadır. Belediyelerimiz kendi tesisleri dışında okullarda bulunan spor alanlarını da kullanarak yerinde daha çok çocuğa ulaşmak için çalışmalar planlayabilirler.

Çünkü keşfedilecek çalışma azmi olan çocuklarımız bizi bekliyor. 30 Ağustos’ta kazandığımız Zaferi Mustafa Kemal Atatürk’ün  “"Gençler! Geleceğe güvenimizi güçlendiren ve sürdüren sizsiniz. Siz, almakta olduğunuz eğitimle, bilgi ile insanlıkta üstünlüğün, yurt sevgisinin, düşünce özgürlüğünün en değerli örneği olacaksınız.” İfade ettiği gibi  taçlandırmak, keşfedeceğimiz ve her alanda destekleyeceğimiz çocuk ve gençlerimizle olacaktır.

Zafer Bayramımız dünya çapında spor, bilim, sanat, teknoloji alanında elde edeceğimiz başarılar ile kutlandıkça daha büyük anlam kazanacaktır.

  • Beğen
YORUM YAZIN