Uyanış, Diriliş ve Kuruluş dizilerini severek seyrediyorum.
Genel izlenimim beş paralık dünyalık ve basit bir post için hıyanet erbabının büyük gaflet içinde yabancılarla işbirliği yaparak Müslüman Türk Devletlerine çok zor anlar yaşattığıdır.
2018 yılında Konya STK ile gittiğimiz Osmanlı Devletinin kadim başkentlerinden Bursa’da ilginç ve son derece üzücü bir bilgiye erişmiştik.
1919 yılında Yunanlılar Bursa’yı işgal ettiklerinde daha sonraları Türk Yunan dostluk gurubu başkanı olacak olan Venizelos Osman Gazinin türbesine geliyor, lahdinin nerede olduğunu araştırıyor ve türbenin altında ikinci bir katta bulunan na’şının bulunduğu sandukayı tekmeleyerek: kalk ey Osman! Bak devletin ne hale geldiğini gör! Dediğini rehber anlatıyordu.
***
Ne hazin bir manzara değil mi?
İzlediğimiz Kuruluş Osman takriben 1300’lü yılları anlatıyor. Osman Gazi dizide yeni yeni Devlet kelimesini telaffuz ediyor ve henüz Bursa bile fethedilmemiş, Bilecik, Söğüt ve havalisinde “kefere” ile uğraşıyorlar.
Bu samimi ve Allah’ın kelimesini yüceltmeye matuf gayretlerle üç kıtaya yayılan ve Cihan Hâkimiyetine erişen dev bir imparatorluk meydana geliyor.
İşte tam bu kuruluş tarihinden 600 yıl sonra o “keferenin torunları” İlk Başkent Bursa’ya kadar gelip Osman Gazinin sandukasını tekmelemeye cüret ediyor.
Bize ne oldu, biz nerede hata yaptık da böyle oldu? Yüzlerce kitap yazıldı bu hususta.
***
Daha beteri ise başlıktaki konudur.
Tam altı yüz yıl önceki Osman gazi merhumun devlet kurma mücadelesi sırasındaki yerlerimiz bile işgal altındadır. Bu hengâmede 1919 Haziran ayında Yunanlılar bütün Ege kentlerini işgal ediyorlar, bu işgale, içerideki Reayamız Rumların hemen destek verip köy ve beldeler basarak katliamlara girişmelerini, ırz namus ve haysiyet cellatlığına başlamalarını anlayamayız ama onlar ne de olsa işgalcilerle aynı zihniyette deriz ve onlardan başka ne beklenirdi ki? Diye sorarız.
Ama bu hiç öyle değil, Aydın Vilayetinin belediye başkanı Emin Bey, Haziran 1919’da evine Yunan bayrağı asıyor.
Emin Beyi nasıl kandırdılar?
Yirmi kadar Rum, reis beye gelerek, İtilaf Devletleri temsilcileri böyle istiyor, Aydına gelecek ve Aydından gidecek bütün ihtiyaç maddeleri Yunan işgalindeki İzmir’den çıkışlıdır. Bunun devamı için Yunan Bayrağı asmalısın! Diyorlar.
Bunun üzerine Emin Bey evine Yunan Bayrağı çekiyor.
Olayın duyulması üzerine Aydın Mutasarrıfı Abdurrahman Bey İstanbul’a aşağıdaki belgede geçtiği gibi durumu arz ediyor. Kısaca:
Başkanı çağırdım, durumu sorunca bana; Rumların bana imzalattığı kâğıt Fransızca ibareliydi. Çok çirkin bir iş yaptım, çok üzgünüm, dedi, ben de istifasını istedim, istifa edince yerine seçilmişlerden Şeyyat Beyi atadım.
***
Belgenin aslı ve tam çevirisi aşağıdadır:
“Aydın Vilayet-i Celilesine / 518 Muharrem
Atufetlü Efendim Hazretleri
Aydın Belediyesi Reisi Emin Beğ Yunan işgalinden beri hanesi üstüne Yunan bayrağı çektiği gibi bura Rumlarıyla bazı telgraflar imza ederek Paris’teki düvel-i mü’telife mümessillerine (İtilaf Devletleri temsilcilerine) telgraflar keşide ettiği mesmu-u âcizanem (duyulmuş) olmasıyla mumaileyhi (adı geçen Belediye Başkanın) nezdime celb (yanıma çağırtıp) ile vuku bulan sualim üzerine:
Hanesi üzerine Yunan bayrağı temin-i mülaki (erişimi sağlamak) için çektiğini ve Paris’teki düvel-i mü’telife mümessillerine yalnız bir defa kendisine getirilen Fransızca ibareli ve yirmi kadar Rum imzasını havi (içeren) telgrafı imza ettiğini ve Fransızca bilmediği için telgrafın mealine muttali’ olamadıysa da Rumlar tarafından kendisine verilen ifade de mezkûr telgrafla Aydın Vilayeti emval-i ticariyesinin daima mahreci İzmir olmasını temenni ettiklerine dair olduğunu beyan etmiştir.
Hareketinin pek çirkin olduğunu ve mukadderat-ı memleket üzerine pek büyük tesiri olabileceği ve alelhusus belediye reisi olmak itibarıyla kendi imzasının daima umum ahali-i belediye imzası gibi telakki olunacağını beyan ve kendisini şiddetle vuku bulan tekdirim (kınama) üzerine istifasını verdiğinden rica-yı kabul ile yerine diğer müntahaplardan (seçilmişlerden) Şeyyad Beği tayin ettiğim maruzdur. Ol bapta emir ve ferman hazreti men lehü’l-emrindir.
Fi 1 Haziran sene 1335 / 01 Haziran 1919 / Aydın Mutasarrıfı: Abdurrahman (HR. SYS. 2709/15.003)
***
Bizde tarihler geç yazılır. Kurtuluş savaşı da Sarıkamış da Çanakkale de hep yüz yıl sonra yazıldı. Hatta Sarıkamış gibi facialar uzun yıllar gizlenir Şehidler karlar eriyince, gerçekler de acılar dinince ortaya çıkar.
Kurtuluş savaşı şimdi bütün belgelerin tasnifiyle beraber yazılmaya başlandı.
Milletimizin bu ölüm - kalım mücadelesini o günün şartları içerisinde, suçlama ve yüceltme saikına sarılmadan yepyeni bir üslupla yeniden ve bütün detaylarıyla ele almanın zamanı geldi.
Allah bir daha bu millete kurtuluş savaşı yaşatmasın!