Belediyecilik Tarihi
24.11.2020 - 12:22

Mükremin Kızılca

Mükremin Kızılca

Değerli okuyucularım geçen haftadaki yazımda belediye nedir sorusuna kelime kökü açısından cevap vermeye çalışmıştım.

Bu haftaki yazımda ise Belediyecilik Nedir? Sorusuna tarihi açıdan cevap vermeye çalışacağım, inşallah.

Burada tarih içinde kısa bir seyahate çıkmadan önce belediyeciliğin ilkelerini öğreten bir ayetle başlayalım:

“Allah’ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık sen onları affet. Onlar için Allah’tan bağışlama dile. İş konusunda onlarla müşavere et. Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah’a tevekkül et, (ona dayanıp güven). Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever.” (Ali imran 159)

Halkın kendi içlerinden seçtikleri veya atanan kişilerce günlük işlerinin yönetilmesine belediyecilik denir.

Yukarıdaki ayette yüce peygamberimizin (sav) şahsında belediye yöneticilerine, uygulamaları konusunda direktif verilen ilkeler şunlardır:

1- Yumuşak huylu, yumuşak davranışlı olmak!

2- Belediye hizmeti verdiğin halka karşı affedici, bağışlayıcı ve hoşgörülü olmak!

3- Yapılacak işler ve alınacak kararlar konusunda idaresi altındaki halkla istişare ve dayanışma içinde olmak!

4- Halkla istişare ve fikir alışverişinden sonra verilen karardan aykırı sesleri dikkate alarak vazgeçmeyip kararlı olarak yürürlüğe koymak!

5- Doğru verilen kararın uygulamasından iyi sonuç almak için Allaha tevekkül etmek!

Bu ilkelerin ilk muhatapları olan ilk halifeler bizzat pazarlarda deneti yapmışlar, narh koymuşlar ve yargılamada bulunmuşlardır.

Türkiye’de belediyecilik bugünkü manada 2. Mahmut’un ilan ettiği Tanzimat’tan sonra başladı denilebilir.

Müslümanlar kurdukları bütün devletlerde kent yönetimine büyük önem atfederek çeşitli adlar altında belediyecilik hizmetlerini yürütmüşlerdir.

12. yüz yıldan beri yerel yönetimler, seçimli sistemde olmasa da kendi yağlarıyla kavrulma şeklinde özel bir idareci atanarak yapılmaya başlanmıştır.

Müslüman ülkelerde belediyeciliğin adı Hisbedir.

Hisbe: halkın, kazancını helal yollarla elde etmesini sağlamak, bu hususta gerekirse kolluk kuvvetlerini ve yargı – infaz kurumlarını da devreye sokarak güvenliğini temin edip yüksek refah düzeyini sağlayan hayat şartlarını amaç edinerek sunmaktır.

Her beldede bir Muhtesip yani hisbe vazifesi gören memur vardır. Bu zat aynı zamanda İslam’ın olmazsa olmazı olan “iyiliği emir kötülükten uzak tutma” ilkesinin zaruri memurlarıdır.

Tarihte Müslümanların kentlerindeki belediyecilikte temel lokomotif vakıflardır. Vakıfların temel amacı ise yerli ve yabancı, misafir ve mukim hiç kimsenin burnu kanamadan hayatlarını idame ettirmelerini hedef edinir.

Osmanlı döneminde yerleşim yerlerinin köy, mahalle, kasaba, kaza, vilayet ve eyalet şeklinde kategorize edilerek idarenin kolaylaştırıldığı gözlenir.

Bu dönemde her mahalle ve köyde muhtar ve imam başı çeker. İhtiyar heyeti bir encümen gibi bugünkü Kamu Denetçiliği Kurumu - Ombudsmanlıkgörevini yerine getirerek küçük davaları yerinde halleden yerel bir idare geliştirilmiştir.

Tanzimat’tan sonra kurulan İhtisap Nezareti beraberinde belediye sistemi de Şehremaneti / kentin teslim edildiği güvenli el adını alarak çağdaş belediyecilik başlamış oldu. Şehremini kentin idaresiyle görevli başkana deniyordu.

1850’li yıllardan sonra ilan edilen Islahat Fermanıyla da şehirlerde Belediye Daireleri kurulmaya başlandı.

Mesela 1860’lı yıllardaki bir Konya Salnamesinde belediye hizmetleri şu şekilde kategorize ediliyordu:

1869 Konya Vilayeti 1. Salnamesi 82. Sayfada Belediye Dairesi:

1- Başkan: Muhasebeci Rahmi Bey

2- Üyeler: Muavin Hacı Mustafa Efendi

3- Hacı Hasan Efendi

4- Hacı Muhammed Ağa

5- Hacı Mendi Zade Hacı Mehmet Ağa

6- Hüseyin Ağa

7- Aşkar oğlu Yorgi Efendi

8- Markas oğlu Karabet Efendi

9- Sandık Emini Yakup Efendi

10- Hapishane Hekimi: Ciğarani

11- Yapılar kalfası: Bodoğos Ağa

 

Bu on bir kişilik Belediye İdaresi listesinde dördünün Müslüman olmayan Konyalılardan olduğu görülüyor.

1877 yılında çıkarılan bir yasayla belediyeler resmen kurumsallaşıyordu. Bu kanuna göre altı asil altı yedek 12 kişilik bir idare meclisi seçilir, başkanı da merkezi yönetim atardı.

Türkiye tarihinde "6. Daire" adıyla 7 Haziran 1858'de ilk belediye İstanbul’da kuruldu.

Türkiye Cumhuriyetinde 1930, 1946 ve 1950 yılında yapılan çok partili seçimlerde doğrudan halkın başkanı seçmesi söz konusu olmamış, başkanlar halkın seçtiği meclis üyelerince seçilmiştir.

Şu anda ise kısmi ve nisbi sistemler aşılarak vatandaş doğrudan tercih ettiği adayı başkan olarak seçmektedir.

 

  • Beğen
YORUM YAZIN