Nerede o eski bayramlar diyerek geçmişe özlem duyarken, yasakların olmadığı bayramları arar olduk. Bugün, dünden daha kötü oldu. Dünyada her şey zıtlıklar ile yaratılmıştır; iyi-kötü, zengin-fakir, güzel-çirkin… Bu zıtlıklar olmadan kıymet bilmek imkânsızdır. İyi zamanlara hasret kaldığımız bu kötü günlerde evlerimize kapanmak zorunda kaldık. Bu süreç iyinin kıymetini anlamamızı sağlayabilir çünkü sevincin, mutluluğun, birlikteliğin yaşandığı o güzel anlardan bu bayramda da mahrum kalacağız. Bize kucak açıp sarılan büyüklerimizle sarılamayacak, ellerini öpemeyeceğiz. Evlerimizde misafirler için yapılan hazırlıklarımız olmayacak. Buruk bir bayram sevinci yaşayacağız. Çünkü sevdiklerimizden uzak olacağız. Ancak bayramlar sadece sevdiklerimizle bir arada olduğumuz değil, küçüklere de yıllardır süregelen geleneklerimizi aktardığımız en güzel zamanlardır. Geleneklerimizi pandemi nedeniyle doyasıya yaşayamadığımız bu bayramlar belki büyük bir ders çıkarmamız için düşünmemize fırsat sağlayabilir. Örneğin; gözü yollarda bekleyen büyüklerimizin yanına gitmek yerine çocuklarımızı alıp tatile gitme tercihini tekrar gözden geçirebiliriz. Telefonla veya görüntülü konuşmalarla yapılan bayram kutlamalarının hiçbir zaman sarılmaların, el öpmelerin yerini alamayacağını bu bayramda da hep birlikte görmüş olacağız. Bu musibet bin nasihatten belki de hepimize iyi gelecektir.
Köydeki öğretmenlik yıllarımda Ramazan Bayramı için ailemin yanına gitme imkânı bulamamıştım. İlk defa onlardan ayrı bir bayram geçirmenin burukluğunu yaşıyordum. Buruk bir bayram sabahı da olsa, yaptığım kahvaltıdan sonra yaşlı komşum Ayşe teyzeyi ziyaret etmeye karar verdim. Ayşe teyzenin gözlerinde katarakt olduğu için çok net göremiyordu. Kapısını çaldığımda “Kim o?” dedi. “Ayşe teyze, benim; Murat Hoca.” dedim. Ayşe teyze kim olduğumu tam olarak anlamamış olmalı ki, “Vay oğlum hoş geldiniz, girin içeriye.” diye heyecanla bağırdı. Ayağa kalkmış, bastonu ile bana doğru yürüyordu. “Ne iyi ettin de bu bayramda geldin oğlum, canım.” dedi. O an içimi bir hüzün kapladı. Ayşe teyzenin uzaklardaki oğlunu beklediğini anladım. “Ayşe teyze, Ben Murat Hoca” deyince, gözleri yaşardı. Sende oğlum sayılırsın deyip, sarıldı. Sonradan öğrendim ki Ayşe teyze dört yıl boyunca, bayramlarda oğlu ve torunlarını gözleri yollarda beklermiş.
Çocuklara değerleri öğretmek istiyorsak eğer onlara rol model olmalıyız. Bayramlar çocuklarımıza birçok şeyi öğretebileceğimiz değerlerimizdir. Bayramlar mutluluktur. Mutlu olmak için de birlikte olabilmek yeterlidir. Bir gün bizim de Ayşe teyze gibi gözümüzün yollarda kalmaması için, çocuklarımıza bayramlardaki buluşmalarımızı nedenleri ile anlatmalı ve onlara bayram için yapacağımız hazırlıklarda sorumluluklar vermeliyiz. Pandemi yasakları olmasa bu bayramda kimleri ziyaret ederdik, bunun listesini ve nedenlerini çocuklarımız ile birlikte oluşturabiliriz. Sonra oluşturduğumuz listedeki akraba ve yakınlarımıza telefon açıp, öncelikle çocuklarımızın bayramlaşmasını sağlayabiliriz. Bayramlarda neden ikramların sunulduğunu, küslüklerin niçin bitirilmesi gerektiğini çocuklarımıza öğretmeliyiz. Unutmayalım ki bayramlar toplumun dinamiğidir. Geleceğimiz olan, toplumumuzun yapısını şekillendirecek çocuklarımıza bayram geleneklerini yaşatarak öğretmeliyiz. Çünkü bayramlar yardımlaşmayı, barışı, kardeşliği, iyiliği, güzelliği özendirerek toplumun sağlıklı olmasını sağlar.
Yerel yönetimlerimiz, bu bayramlarda yaşanan burukluğu ve beklentileri kayıt altına alabilir. Sosyal medyada bu kayıtların paylaşılması, toplumda kalıcı bir duygu oluşmasını sağlayacaktır. Büyüklerin ve çocukların bayram anılarını yazmaları için bir blog oluşturularak çeşitli platformlarda paylaşmaları sağlanabilir.
Bayramlardaki en büyük mutluluk kaynağı, çocukların gözlerinin gülmesidir. Onlar çok küçük şeylere gülerek bizlere nedensiz mutlu olabileceğimizi gösterirler. Cahit Zarifoğlu’na, “Bayram için ne alayım?” diye sorulmuş. Zarifoğlu, “Birkaç pir-i fᾰniden gönül, birkaç çocuktan gülücük, alabilirsen birkaç fakirden de dua al.” diye cevaplamış. Tüm dünyadaki çocukların gülücükler saçtığı, fakirlerin ihtiyaçlarının gösteriş olmadan giderildiği, gönül kırmadığımız, kırdığımız gönülleri ise tamir ettiğimiz, çay kaşıklarının bir aradaki sesleri ile mutluluğun tadına varılabilecek bayramlara kavuşmak dileğiyle, Ramazan Bayramı’nızı kutlarım.