Murat Kılıç

Murat Kılıç

Gençlik nedir? Gençlik içerisinde hayallerin, hedeflerin, umutların, heyecanın, azmin, tutkunun ve cesaretin olduğu bir hazinedir.

Sydney Smith’in “Dünyada ki pek çok yetenekli insan, küçük bir cesareti olmadığı için kaybolmuştur.” sözünde ifade ettiği gibi en önemli yeti cesarettir. Birçok iş adamı ile çalışma yapmış olan arkadaşıma, iş adamlarının ortak özelliğinin ne olduğunu sorduğumda hiç düşünmeden “cesaret” cevabını vermişti. Bu iş adamlarının gençlik yıllarından itibaren cesurca kararlar aldıkları görülmüştür. Hayatımızın en önemli dönemi olan gençlik yıllarında yapılan işlerde eleştirilmek yerine, gençleri cesaretlendirirsek başarıya ulaşmalarına katkı sağlayabiliriz. Eleştiriler yapılan çalışmayı, işi ve genci değersiz kılmamalıdır.

Gençlik yıllarımda okumuş olduğum Edison’un hayatından bir anekdot beni çok etkilemişti.

“Thomas Edison’a, 2000 denemeden sonra yaptığı deneyde ampulü bulmasıyla ilgili olarak şöyle bir soru yöneltmişler; 2000 kez hata yapmanıza rağmen, yeni bir deneyi yapacak gücü nereden buldunuz? Edison şu yanıtı vermiş: Ampulün icadı iki bin aşamalı bir süreçti. Hata gibi görünen ilk 2000 aşama, son aşamaya götüren öğrenmelerle doluydu.”  Edison cesareti sayesinde hata yapmaktan korkmamıştır. Yaptığı hatalı denemelerini farklı bir bakış açısı ile görmeyi başarmıştır. Bu farklı bakış açısı, 2000 hatalı denemenin öğrenmelerle dolu bir süreç olduğunu görmesidir.

Günümüzün başarılı şirketleri, risk alan ve hata yapmaktan korkmayan cesur kişileri, insan kaynağında bulundurmaktadırlar. Gençlerimizi üretmek, yeni şeyler keşfetmek konusunda cesaretlendirmeliyiz. Edison örneğinde olduğu gibi onlara hatalarından ders almaları konusunda örnekler sunmalıyız. Gençlik yılları en çok kırılmaların yaşandığı zamanlardır.  Bu zamanlarda gençleri en çok etkileyen olumsuz eleştirilerdir. Bu olumsuz eleştiriler, gençlerin başarısız olmayı baştan kabullenmelerine neden olmaktadır.

 

Usta bir ressam, eğitimini tamamlamış genç öğrencisinden yapmış olduğu son resmi, şehrin en kalabalık meydanına koymasını istemiş. Resmin yanına bir de kırmızı kalem bırakıp, insanlara, resmin beğenmedikleri yerlerine bir çarpı koymalarını rica eden bir yazı asmasını da unutmamasını söylemiş.

Genç öğrenci birkaç gün sonra resme bakmaya gitmiş. Resmin çarpılar içinde olduğunu görmüş. Üzüntüyle ustasının yanına gelmiş. Usta ressam, üzgün olan bu gence üzülmeden yeniden resme devam etmesini tavsiye etmiş. Genç resmi yeniden yapmış. Usta, yine resmi şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş. Fakat bu kez yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde boya ile birkaç fırça koymasını söylemiş. Yanına da, insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı bırakmasını önermiş. Genç öğrenci denileni yapmış. Birkaç gün sonra bakmış ki, resmine hiç dokunulmamış. Sevinçle ustasına koşmuş.

Usta ressam şöyle demiş:

“İlkinde, insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağanağı ile karşılaşılabileceğini gördün. Hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı. İkincisinde, onlardan yapıcı, olumlu olmalarını istedin. Yapıcı olmak eğitim gerektirir. Hiç kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye cesaret edemez.”

Gençleri sahip oldukları hazineyi sergilemeleri için onlara farklı bakış açısı kazandırmalı ve cesaretlendirmeliyiz.

Yerel yönetimlerimiz gençlerin fikirlerinin yaşama geçirilmesine yönelik proje çalışmaları yapmalılar. Gençleri; sanatçılar, düşünürler, yazarlar, bilim adamları, başarılı iş adamları ile buluşturacak ortamlar hazırlamalılar.

Mustafa Kemal Atatürk’ün işgal sırasında ifade ettiği gibi "Her şeye rağmen muhakkak bir nura doğru yürümekteyiz. Bende bu imanı yaşatan kuvvet, yalnız aziz memleket ve milletimin hakkındaki sonsuz sevgim değil, bugünün karanlıkları, ahlaksızlıkları, şarlatanlıkları içinde sırf vatan ve hakikat aşkıyla ışık vermeye ve aramaya çalışan bir gençlik gördüğümdendir." Geleceği ellerinde yükseltecek gençlere inanmalı ve onları her alanda desteklemeliyiz.

  • Beğen
YORUM YAZIN