Hilal, bir güzelin kaşları gibi ince, ışığı da ona göre azdır.
Ramazan ve bütün kameri ayların girdiğini anlamamız için görülmesi gereken hilalden yarım ay ve dolunaya neden yükselemiyoruz? Ve neden hep ayın ilk günlerinde kalıyoruz?
Yaratıcımız Azze ce Celle:
“Sana, hilâlleri soruyorlar. De ki: “Onlar, insanlar ve hac için vakit ölçüleridir. İyilik, evlere arkalarından girmeniz değildir. Ama iyi davranış, takva sahibi (Allah’a karşı gelmekten sakınan) insanın davranışıdır. Evlere kapılarından girin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz.” (2/189)
Evet, hilal 355 gün olan ay hesaplı yıldaki 12 ayın giriş ve çıkışlarını bize gösterir. Orucu onunla tutar, onunla açarız.
Hilalle başlayan ayette Allah cc nelerden bahsediyor bize: takvadan, takvanın Allahtan sakınmak olduğundan, zaman ölçü birimlerinden, evlere kapılardan girmekten ve Allaha karşı gelmekten sakınmaktan söz ediliyor.
Biz hilale mahkûm muyuz sahi?
O ışığı ve nuru zayıf olan hilale mahkûm muyuz?
Hilalin yani ayın, kamerin daha büyük halini neden istemiyoruz? Ramazanın hep ilk gününde kalmak gibi bir şey değil mi bu?
Oysa Allah cc, hilalle vakitleri yani ayların bitiş ve başlayışını tayin ettiğimizi bildirirken ay – kamer için:
“Gökte burçları var eden, onların içinde bir çerağ (güneş) ve nurlu bir ay barındıran Allah, yüceler yücesidir.” (Furkan 61)
Buyuruyor.
Acaba hilalden nurlu bir aya terakki etme zamanı hiç gelmeyecek mi? Eğer gelecekse bu bizim aya çıkmamız olacaktır.
Müslüman bilginler aya çıkmanın hesabını hatta daha ötelere imansızlardan önce ulaşma hesabını yapmalıdırlar. İslam’ın tebliğini üstlenen Dailer ise hilalden dolunaya yani tam bütünleşen bir aya erişmeyi planlamalıdırlar. İşte buna erişilirse hilalden dolunaya geçilecek ve Allah’ın tebliğ vazifesi ifa edilerek Hakkı dünyada duymayan kalmayacaktır.
Allah cc biz Müslümanlara:
“Böylece, sizler insanlara birer şahit (ve örnek) olasınız ve Peygamber de size bir şahit (ve örnek) olsun diye sizi orta bir ümmet yaptık. Her ne kadar Allah’ın doğru yolu gösterdiği kimselerden başkasına ağır gelse de biz, yönelmekte olduğun ciheti ancak; Resûl’e tabi olanlarla, gerisingeriye dönecekleri ayırd edelim diye kıble yaptık. Allah, imanınızı boşa çıkaracak değildir. Şüphesiz Allah, insanlara çok şefkatli ve çok merhametlidir.” (2/143)
Buyurarak bütün insanlığı aydınlatma görevi vermedi mi?
Peki, o halde neden bir hilale kendimizi mahkûm addederek tembelleştik böyle?
Neden hilalin cılız ışığı yerine dolunayın nuruna erişemiyoruz?
Haydi, erişemedik, neden önümüze dolunaylı günler hedefini koymuyoruz?
Dolunay demek bütün insanlara İslam güneşinden aldığı nurla aydınlanmayı getiren zaman demektir.
Hicretin 15. Yüz yılında Müslümanlar önlerine bir hedef koydular mı? Koydularsa bu hedef nedir?
Koymadılarsa bu hedef Hilalden Dolunaya olmalıdır.
Artık Müslümanlar Allah cc hazretlerinin:
“Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan, O’nun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah, seni insanlardan korur. Şüphesiz Allah, kâfirler topluluğunu hidayete erdirmeyecektir.” (Maide 67)
Kesin emrine yapışarak Allah’ın ayetlerini duymayanlara duyurma seferberliği başlatmalıdır.
Artık hilali aşma zamanı çoktan gelmiştir. Büyütelim hilali, büyüsün aydınlığı.
Hemen olmasa bile hilalin dolunaya geçiş aşamaları gibi bir zaman dilimine yayarak dolunay olmayı hedeflemeli, bunu da Kızılelma olarak bilmeliyiz.
Düşmanlar her hamle yaptığımızda önümüze bir laşe fırlatacaklar ve bizi önlemeye çalışacaklardır. Korkmadan ilerleyelim, “Allah insanlardan bizi koruyacaktır” bu onun dönmeyeceği bir vaadidir.
Bırakalım aramızdaki yarışları, bu yarışlar bize çok şey kazandırdı ve çok şey de kaybettirdi.
Bırakalım, kim daha iyi Müslüman davalarını, en büyük dava Allahtan kaçan bir kişiyi tutup Allaha getirmektir.
Bir de birbirimizden adam kopararak bunu yaptığımız hayaline düşmeyelim. Allahtan kaçanlar imandan nasibini almamış beş milyar insandır.
Bu insanlara Allah’ın tek doğru ve en son mesajını duyurmak sadece Müslümanlara yüklenen bir vazifedir.
Bu vazifeyi üstlendiğimiz an hilalin cılız ışığından çıkacak, başardığımız an da dolunayın nurlu aydınlığına erişeceğiz, inşallah!